İçindekiler:
- Yeşil Dönüşüm ve Dijital Dönüşümün OVP’deki Detayları Nedir?
- Yeşil Dönüşüm Nedir?
- Yeşil Dönüşüme Neden İhtiyacımız Var?
- Dijital Dönüşüm Nedir?
- Dijital Dönüşümün Faydaları Nelerdir?
- Dijital Dönüşüm ile Resmi ve Güvenli İletişim Nasıl Sağlanır?
- Emisyon Ticaret Sistemi Nedir?
- Emisyon Ticaret Sisteminin Avantajları Nelerdir?
- Yeşil Mutabakat Nedir?
- Sınırda Karbon Düzenlemesi Nedir?
- TÜRKKEP’le Güvenle Dijitalleşin!
Türkiye ekonomisinin 3 yıllık yol haritasını belirleyen Orta Vadeli Program (OVP), 6 Eylül 2023 tarihinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından açıklandı. OVP’de; büyüme, istihdam, finansal istikrar, fiyat istikrarı, ödemeler dengesi, afet yönetimi, kamu maliyesi, iş ve yatırım ortamı, yeşil dönüşüm ve dijital dönüşüm olmak üzere 10 temel başlık altında uygulanması planlanan 297 politika ve tedbir yer aldı. Bu temel başlıklar arasındaki yeşil dönüşüm ve dijital dönüşüm konuları ise; iklim değişikliği ve küresel ısınma ile mücadeleye ve ekonomik kalkınmaya yönelik oluşturacağı pozitif katkı nedeniyle dikkatleri çekti. Sizler için hazırladığımız blog yazımızda Orta Vadeli Program’ın yeşil dönüşüm ve dijital dönüşüm konuları hakkında detaylı bilgiler bulabileceksiniz.
YEŞİL DÖNÜŞÜM VE DİJİTAL DÖNÜŞÜMÜN OVP’DEKİ DETAYLARI NEDİR?
Hükümet tarafından açıklanan OVP’nin yeşil dönüşüm başlığında “Emisyonda net sıfır hedefi ve ulusal kalkınma öncelikleri kapsamında; sera gazı emisyonunda azaltımı destekleyen, iklim değişikliği uyum kapasitesini artıran, verimlilik ve rekabetçiliği ön planda tutan, geçişte adilliği gözeten ve en üst düzeyde finansman kaynaklarından fayda sağlanarak ulusal teşvik mekanizmalarını geliştiren yaklaşımla, Türkiye’nin yeşil dönüşüm süreci hızlandırılacaktır” ibareleri yer aldı.
Dijital dönüşüm başlığı ise, “Dijital dönüşümün hızlandırılması çerçevesinde; yeni nesil ağ altyapılarının daha da yaygınlaştırılması, elektronik haberleşme altyapılarının güçlendirilmesi, öncelikli sektörlerde ve alanlardaki nitelikli Ar-Ge insan kaynağının genişletilmesi, dijital dönüşüm teknolojilerinde yetkinliğin artırılması, başta KOBİ’ler olmak üzere ticari işletmelerin dijital teknolojilere yönelik kabiliyetlerinin ve kapasitelerinin desteklenmesi ve etkin finansman mekanizmalarının oluşturulması sağlanacaktır” şeklinde detaylandırıldı.
YEŞİL DÖNÜŞÜM NEDİR?
Yeşil dönüşüm, faaliyetlerini çevre bilinci ve sürdürülebilirlik anlayışı çerçevesinde yürüten işletmelerin, iş yönetimleri ve üretim modellerinde köklü değişiklikler yaparak “çevre dostu” iş modelini benimsemeleridir. Mevcut iş süreçlerini toplumun ve doğanın ihtiyaçlarını göz önünde bulundurarak değiştiren işletmeler, üretimlerini doğaya verilen zararı minimuma indirerek, sağlıklı bir şekilde sürdürebilir. Yeşil dönüşümün temel amacı; su kaynaklarının ve doğal kaynakların hızla tükenmekte olduğu günümüz dünyasında, işletmelerin üretim süreçleri ile çevre arasındaki uyumu sağlamaktır. Yeşil dönüşüm, çevreyi ve insanı korumanın yanı sıra aynı zamanda firmaların rekabet gücünü de artırır.
İş dünyasında “yeşil bakış” anlayışına sahip olmak, tüketicilerin de tercih ettiği önemli bir unsurdur. Dolayısıyla işletmelerin çevreci ve müşteri odaklı bir iş modeli benimsemeleri, başarı oranının artmasını sağlayabilir. Paris Anlaşması’nın 2021 yılında TBMM tarafından kabul edilmesi ve 2022 yılında gerçekleştirilen İklim Zirvesi’nde azaltım taahhüdünün açıklanmasının ardından Türkiye, Sanayide Yeşil Dönüşüm konusunda büyük bir ivme kazanmıştır.
YEŞİL DÖNÜŞÜME NEDEN İHTİYACIMIZ VAR?
Her geçen gün artan dünya nüfusu nedeniyle doğal kaynaklar hızla tükenmekte ve bu durum iklim değişikliği gibi ciddi çevre sorunlarının ortaya çıkmasına sebep olmaktadır. Yeşil dönüşüm ise doğal kaynakların korunmasına yardımcı olurken, bilinçsiz tüketimin çevre üzerindeki etkilerinin en aza indirilmesini hedefler. Yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmek, endüstride atık oluşumunu azaltmak, daha az enerji tüketmek, çevre dostu ürünler üretmek ve bu konulara dair toplumda farkındalık yaratmak, yeşil dönüşümün hedefleri arasındadır. Yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmek doğayı ve insan sağlığını korumanın yanı sıra ekonomik olarak da büyük kazanç sağlanmasına neden olur. Dolayısıyla yeşil dönüşüm sürdürülebilir bir gelecek ve sağlıklı bir dünya için olmazsa olmazlar arasında yer alır.
DİJİTAL DÖNÜŞÜM NEDİR?
Dijital dönüşüm; günümüzde hızla gelişen teknolojinin imkânları doğrultusunda, iş dünyası ve toplumda değişen ihtiyaçlara yönelik etkin ve faydalı çözümler üretmek için geliştirilen bütüncül bir dönüşümdür. Dijital dönüşüm başka bir deyişle; iş modelinde veya bir işletmede yeni değer ve gelir üretilmesi amacıyla, dijitalleşebilecek tüm geleneksel operasyonların entegrasyonunun sağlanmasıdır. Fiziki olarak yürütülen birçok iş ve işlemin elektronik ortama aktarılmasını sağlayan dijital dönüşüm, operasyonel faaliyetlere büyük hız kazandırırken, aynı zamanda maliyet ve zamandan da ciddi oranda tasarruf edilmesini sağlar. Çalışma hayatında önemli bir yere sahip olan kâğıt, evrak, arşiv, kargo, dosya, vb. birçok ihtiyacın elektronik ortama taşınması nedeniyle, çevreye verilen birçok zarar minimum seviyeye iner. Tıpkı yeşil dönüşümde olduğu gibi dijital dönüşümün avantajlarından yararlanan işletmeler, rekabette rakiplerinin önüne geçmiş olur.
DİJİTAL DÖNÜŞÜMÜN FAYDALARI NELERDİR?
Kâğıt, baskı, kargo ve arşiv gibi fiziki birçok iş yükünü ortadan kaldıran dijital dönüşüm sayesinde iş verimliliği artar, operasyonel faaliyetler hız kazanırve maliyetten ciddi oranda tasarruf sağlanır. Dijital ortamda saklanan eski evraklara, ihtiyaç duyulması halinde zahmetsiz bir şekilde saniyeler içinde ulaşılır. Dijital dönüşümün iş süreçlerine adaptasyonuyla birlikte, yaşanan insan kaynaklı sorunlar minimum seviyeye düşer. İş ve işlemlerdeki veri kaybı sorunu ortadan kalkar ve hata oranı ciddi şekilde azalır. Kâğıt kullanımına olan ihtiyacın önüne geçilmesiyle birlikte yılda yüzbinlerce ağacın yok edilmesi engellenirken, kargo süreçlerinin azalmasıyla birlikte karbon ayak izi miktarı düşürülür. Böylece çevreye verilen birçok zararın önüne geçilir ve kurumlar, markalar ya da bireyler çevreci bir kimliğe bürünür.
DİJİTAL DÖNÜŞÜM İLE RESMİ VE GÜVENLİ İLETİŞİM NASIL SAĞLANIR?
İş hayatımızda ve günlük yaşamımızda fiziksel olarak yürütülen işlemlerin; dijitalleşerek hız ve kolaylık kazanması adına birçok yeni nesil dijital ürün hayatımıza girdi. Süreçlerin dijitalleşmesiyle de güvenli iletişim ihtiyacı gündemimizdeki diğer önemli konu başlığı oldu.
Yapılan yeni yasal düzenlemelerle desteklenen dijital ürünler ise kullanıcıların dijitalleşme sürecindeki güven arayışına en büyük çözüm oldu. Örneğin 2011 yılında, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu ile hayatımıza giren Kayıtlı Elektronik Posta (KEP) ile resmi iletişim süreçleri dijitalleşirken; hukuki delil niteliği taşıyan bu sistem sayesinde kullanıcılara “güvenli ve resmi iletişim” imkânı sunuldu.
KEP ile gönderilen tüm iletiler 20 yıl boyunca güvenle saklanır ve gerektiğinde mahkemelerde delil olarak kullanılabilir. Ayrıca KEP üzerinden yapılan işlemlerde; gönderildi ve okundu gibi bilgiler değiştirilemez ve bu durum maksimum düzeyde işlem güvenliği sağlar.
Güvenli dijital dönüşüme diğer bir örnek: Elektronik İmza. 2004 yılında 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu ile hayatımıza giren e-İmza’nın, ıslak imza ile aynı hukuk geçerliliğe sahiptir. Harf, rakam ve objelerden oluşan e-imzanın taklit edilmesi ya da değiştirilmesi mümkün değildir. Mevcut imza verisi değiştirilemediği için e-İmza, kullanıcılarına net bir şekilde güvence sağlar. KEP ile gönderilen e-İmzalı verinin alıcı dışında kimseye ulaşmaması nedeniyle e-İmza’nın ıslak imzaya göre daha güvenilir olduğu söylenebilir.
E-imza; harf, rakam ve objelerden oluştuğu için taklit edilmesi ve değiştirilmesi mümkün olmayan elektronik imzalama yöntemidir. Elektronik ortamda yapılan imzalama işlemi ile zamandan önemli ölçüde tasarruf edilir. İş hayatında fiziksel olarak ortalama 3 günü bulabilen imza süreçleri, e-imza ile dakikalar içerisinde tamamlanır.
Dijitalleşirken aynı zamanda güvenli ve resmi iletişim sağlayan diğer uygulamalar ise e-Fatura, e-Arşiv Fatura, e-Saklama, e-Defter, e-İrsaliye ve e-Tebligat şeklinde sıralanabilir.
EMİSYON TİCARET SİSTEMİ NEDİR?
Ekonominin yol haritasını belirleyen Orta Vadeli Program’da “Ulusal Emisyon Ticaret Sisteminin (ETS) hukuki altyapısının tamamlanması ve AB Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizmasına (SKDM) tam uyumlu bir yapıda geliştirilmesi” hedeflenmiştir. ETS; kalkınma modelleri kapsamında atmosfere salınan emisyonlarla ilgili sınırlama getiren bir sistemdir. Emisyon Ticaret Sistemi, Avrupa Birliği’nin (AB) iklim değişikliği ve küresel ısınmayla mücadelede kullandığı en önemli unsurlardan bir tanesidir. Önümüzdeki dönemde uluslararası ticaretin doğal bir parçası haline gelmesi beklenen Emisyon Ticaret Sistemi, ticari işletmeler tarafından atmosfere salınacak emisyonları izne bağlar. Sera gazı emisyonlarına getirilen sınırlama sayesinde, ETS’ye tabi olan sektörlerin toplam emisyon miktarları belirlenir. Bu sınırlar kapsamında sisteme tabi olan kuruluşlara karbon tahsisatları verilir. Her bir karbon tahsisatı “1 ton CO2 salımı” için verilen izin anlamına gelir. Şirketler, kendilerine tahsis edilen emisyon miktarından daha az emisyon salımı gerçekleştirebilir ve ellerinde kalan fazla karbon tahsisatını ihtiyacı olan firmalara satıp kâr elde edebilir. Emisyonlarına karşılık gelen düzeyde tahsisat teslim etmeyen şirketler ise cezai müeyyidelerle karşı karşıya kalır.
EMİSYON TİCARET SİSTEMİNİN AVANTAJLARI NELERDİR?
Sera gazı emisyonlarına yol açacak biçimde üretim yapan ve bu faaliyetlerinden kâr sağlayan şirketler, çevresel sorunlara ve hatta sağlık sorunlarının yaşanmasına sebep olabilir. Bu gibi sorunların önüne geçmek adına hayata geçirilen karbon ücreti uygulaması kapsamında sera gazı emisyonlarının sebep olduğu zararlar, karbon vergisi ya da karbon ücreti şeklinde ilgili ticari işletmelere yansıtılır. Emisyon ticareti ile şirketlerin düşük emisyonlu teknolojilere yatırım yapması teşvik edilir. Emisyon Ticaret Sistemi ile atmosfere salabileceği emisyon limitini aşan şirketlerin maliyetleri ciddi oranda artarken, karbon ücreti ödemek zorunda olmayan çevreci şirketlerin ise rekabet gücü artmış olur.
YEŞİL MUTABAKAT NEDİR?
Avrupa Birliği’nin bir eylem planı olan ve 2019 yılında ortaya çıkan Yeşil Mutabakat, Avrupa’nın 2030 yılına kadar karbon salınımını 2019 yılına kıyasla yüzde 55 azaltması ve 2050 yılına kadar dünyanın ilk karbon-nötr kıtası olma hedefini pekiştiren stratejiler bütünüdür. Bu planın ana başlıkları; kirliliğin engellenmesi, sanayi ve üretimde sürdürülebilirlik, biyoçeşitliliğin korunması, ulaşımda sürdürülebilirlik, doğa dostu inşaat ve temiz enerji olarak listelenir. Yeşil Mutabakat çerçevesinde 2050 yılına kadar her ülkenin kendi içinde iklim değişikliğiyle mücadele kapsamında yapabileceklerine ilişkin bir eylem planı oluşturur. Doğal kaynakların bilinçsizce tüketiminin önüne geçebilmek ve iklim krizini bir nebze de olsa hafifletebilmek için oluşturulan Yeşil Mutabakat’ta, Türkiye’nin de imzası bulunuyor. Yeşil Mutabakat’ta imzası olan 193 ülkenin amacı, belirledikleri eylem planını hayata geçirerek küresel iklim krizinin etkilerini azaltmaktır.
SINIRDA KARBON DÜZENLEMESİ NEDİR?
Sınırda Karbon Düzenlemesi, Yeşil Mutabakat kapsamında 1 Ocak 2023 tarihi itibariyle uygulanmaya başlayan regülasyon sistemidir. Sınırda Karbon Düzenlemesinin hedeflerinden biri; Avrupa Birliği ülkelerinin düşük emisyon hedefi olan ülkelerde üretim yapabilmesi ve bu ülkelerden ürün ithal etmesinin engellenmesidir. Düzenleme ile ürünlerini Avrupa Birliği dışı ülkelerde üreten ve karbon kaçağı oluşturan işletmelerin, ithal edilen bu ürünlerine ek vergi uygulanır. Gübre, demir-çelik, elektrik, alüminyum ve çimento sektörleri, söz konusu vergilerin uygulandığı sektörlerin başında gelir. Bu sayede üretim süreçlerinin de AB içerisinde tamamlanması hedeflenir.
TÜRKKEP’LE GÜVENLE DİJİTALLEŞİN!
Ülkemizin e-dönüşüm sektöründe yerli girişim sermayesiyle kurulmuş ilk güven kurumu olan TÜRKKEP gerek kurumsal gerekse bireysel tüm müşterilerine tek noktadan dijital dönüşüm hizmeti sağlar. 25 Şubat 2013’te BTK (Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu) tarafından KEP Hizmet Sağlayıcısı olarak yetkilendirilen TÜRKKEP, 27 Eylül 2013’te ise GİB (Gelir İdaresi Başkanlığı) tarafından e-Fatura Hizmet Sağlayıcısı olarak yetkilendirilmiştir. Dijital dönüşüm sektörünün ilk Ar-Ge merkezlerinden bir tanesini bünyesinde barındıran TÜRKKEP, bu sayede ihtiyaç duyulan alanlarda etkin ve yenilikçi çözümler üretmeye aralıksız devam etmiştir. KEP, e-İmza, e-Mühür, e-Saklama, e-Belge, e-Fatura ve Kurumsal Çözümler gibi ürünler, TÜRKKEP’in hizmetleri arasında yer alır. Siz de dijital dönüşüm ve yeşil dönüşüm süreçlerinizi kolay ve hızlı bir şekilde gerçekleştirmek için TÜRKKEP’in resmî internet sitesinde bulunan başvuru formunu doldurabilir veya Türkiye’nin 81 ilinde yer alan 200’den fazla TÜRKKEP Başvuru Merkezi’ne giderek başvuru yapabilirsiniz.